Önce Vatan (39)

15.07.2021
16 NİSAN 2017 ANAYASA REFERANDUMU VE SONRASI:   Bu halk oylaması öncesinde ülke sathında yaşanan gerçekler hepimizin malumudur. Bu süreçte miting meydanlarında, görsel - yazılı basında, sosyal medyada her ne yaşandıysa; devletin tüm imkânlarının kullanılarak, yeni sisteme ‘evet’ denilmesini isteyenlerle; mütevazı olanaklarıyla bu görüşün karşısına çıkarak, ‘hayır’ ben demokratik parlamenter sistemden yanayım diyenler arasında geçmiştir.  Sonuçta 16 Nisan’da sandık başına giden Türk Milletinin %85,46’sı oy vermiş; %51,4’ü yeni yönetim sistemine evet, %48,6’sı ‘hayır’ demiş, bu sonuç nitelikli kabul oranını içermese de, neticeten milli iradenin onayını almıştır.  Ancak şu gerçeği de hiç kimse yok saymamalı, göz ardı etmemelidir! Sandık başına gidenlerin yarısına yakının bu oylamada ‘hayır’ demesi; demokratik parlamenter sistemin gücüne inanların da bir zaferidir. Neredeyse her metre karesi ‘evet’ pankartlarıyla donanmış ülkemizde, devletin tüm gücünün kullanıldığı onca propagandaya, OHAL şartlarına rağmen; halkımızın %48,6’sı, ‘’Buzdolabına konulmuş olan demokratik parlamenter sistemin’’ devamı yönünde oy kullanmış, ‘hayır’ demiştir.   Bu da, ülkemizin yarınlarını Atatürkçü düşüncenin aydınlatacağına inanmış olanların yanıtıdır.  Halk oylaması yurt içinde de, yurt dışında da, Türk Milletinin ferdi olmanın gururunu taşıyan yurttaşlarımızın imzasını taşımaktadır.  ‘Evet’ diyen de, ‘Hayır’ oyu verende aziz vatanımızın birinci sınıf yurttaşıdır. Evet diyenler ne kadar saygın ise; hayır diyenlerde o kadar saygındır.  Referandum sırasında basına yansıyan birkaç küçük olay dışında; milletimizin oy vermesinde hiçbir sıkıntının, en ufak bir olumsuzluğun yaşanmamış olması; herkesin özgür iradesiyle, vicdanının sesiyle oyunu kullanmış bulunması, Türk milletinin dünyaya vermiş olduğu önemli bir demokrasi mesajı da olmuştur.   Ama oylamanın yapıldığı gün, YSK tarafından öylesine bir karar alınmıştır ki!   Bu kararın açıklanması ülke gündemine adeta bomba gibi düşmüş, oyunu kullanan insanlarımızı şaşkına çevirmiştir!   Bu açıklamada: ‘’Mühürsüz oy pusulaları da geçerli olacaktır,’’ denilmiştir.   YSK bu kararı; ’’Vatandaşın kendinden kaynaklanmayan bu hatadan dolayı, bu oyların geçerli olacağı’’ gerekçesine dayandırmıştır.  Ancak gündeme bomba gibi düşen bu haber; ülkemizin yeni yönetim biçiminin oylandığı böylesine önemli bir tercihi ne yazık ki, tartışmalı hale getirmiştir.   Böylece halk oylamasına yapılan tüm itirazların ana başlığı da belli olmuştur:  ‘’Mühürsüz oy pusulaların geçersiz sayılması’’, ‘’Mühürsüz seçim’’    ‘’Hayır’’ propagandasını yürütenlerin sözcüleri yapmış oldukları açıklamada, mühürsüz zarflar içinde kullanılan 2 – 2,5 milyon oy olduğu iddiasında bulunmuştur…   Bu da, katılıma göre yüzde 6 gibi bir orana tekabül etmektedir. Dolayısıyla oy pusulalarının tercihi ne olursa olsun; bu yüzde oranı, halk oylaması sonucuna etki yapabilecek niteliktedir.  Muhalefet kanadını temsil eden partilerin sözcülerinden peş peşe gelen açıklamalar; bu önemli konunun hukuk zemininde büyüyeceği yönünde olmuştur.   YSK; iddia edilen mühürsüz zarfların sayısıyla ilgili bir açıklama yapmamıştır. O zaman akla gelen şey; ‘bu oylar, seçim sonucunu etkilemeyecek sayıda olsaydı zaten YSK açıklar, kimse de itirazını sürdürmezdi’ yönündedir.   İddia odur ki!    Mühürsüz oy pusulaları bu seçim sonucunu doğrudan etkilemiştir.     900 bin oyun geçersiz sayıldığı bir oylamada, mühürsüz oy pusulası gerçekten bu kadar fazlaysa, bu önemli tespit; bütün ayrıntılarıyla açıklanmalı, vatandaşların aklındaki hiçbir soru yanıtsız kalmamalıdır.   Bu açıklamayı beklemek her yurttaşımızın en tabii hakkıdır.  Bu arada Avrupa’dan bir ses yükselmiş, AGİT (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı) bir açıklamayla; YSK’nın oy sayımı başlamadan önce yapmış olduğu bu değişikliğin;  ‘’Önemli bir güvenceyi ortadan kaldırdığını. Kanunla çelişkili olduğunu’’ belirtmiştir.  Her ne kadar yurt dışından yapılan bu tür açıklamalar; içerik itibariyle ülkemizi yönetenlerce kabul görmese, işitilmese, yok hükmündedir dense de; AB müzakere sürecinde tam üyelik görüşmeleri devam eden ülkemizin bu yol haritasını olumsuz yönde etkileyebilecektir.
"Siyaset" Diğer Yazılar