Yedi kişiydiler, yüreği vatan sevgisiyle çarpan, coşkulu, heyecanlı, ölüme meydan okuyan yedi gözü pek ve kararlı adam, isimlerini, üniformalarını, mesleki kıdemlerini ve sevgi dolu yürek bağlarını geride bırakıp, maske isimler ve maske mesleklerle bir mehçule gönüllü oldular. Çatık silahların gölgesinde, Kur'an'a, Bayrağa ve Silaha el basıp, dava için ölümüne yemin ettiler:
"Kıbrıs Türkü'nün yaşayış ve hürriyetine; canına, malına ve her türlü anane ve mukaddesatına, her nereden ve kimden olursa olsun vaki olacak tecavüzlere karşı koymak için kendimi Türk milletine adadım. ÖLÜM dahi olsa verilen her vazifeyi yapacağım. Bildiğim, gördüğüm, işittiğim ve bana emanet edilen her şeyi canımdan aziz bilip, sonuna kadar muhafaza edeceğim. Gördüklerim, işittiklerim, hissettiklerim ve bana emanet edilenleri hiç kimseye ifşa etmeyeceğim. İfşaatın bir ihanet sayılacağını ve cezanın ölüm olduğunu biliyorum. Yukarıda sıralanan hususları harfiyen tatbik edeceğime, şerefim, namusum ve bütün mukaddesatım üzerine söz verir ve ant içerim..."