O Günlerden, Bu Günlere 'Sigorta Acenteleri'…

31.10.2012

‘’Değişim korkaklar için ürkütücü, doyuma ulaşmışlar için tehdit edici, kendine güvenenler için fırsattır…’’

 

     90’lı yıllardan günümüze kadar geçen süreç, sadece zamanı değil; o kadar çok şeyi değiştirdi ki! Bu hızlı değişime yansıyanları daha iyi anlayabilmek için geride kalan yıllara ve günümüzün Türkiye’sine baktığımızda, bu çarpıcı değişim daha iyi anlaşılacaktır.

     Bu hızlı ve büyük değişimin etkilediği ülke ekonomimizin önemli enstrümanları arasında olan ‘Türk Sigorta Sektörünün’ yapı taşlarından ‘sigorta acentelerimizde’ etkilenmiş, gerek hukuki ve gerekse yapısal anlamda ama olumlu yönde değişimlere uğramıştır.

    1985 – 1995 yılları arasında hemen, hemen her branşta büyük satış patlamalarının yaşandığı sigorta sektöründe; önemli bir satış kaynağı yaratan sigorta acentelerinin, özellikle tali acenteliklerinin o dönemdeki satış kadrolarına baktığımızda; bilgi yetersizliği ve teknolojik donanım eksikliği ile öne çıkan, pek çok yanlış-eksik-kötü niyetli satışlara imza atan kişileri görürüz. O dönemi bilen ve binlerce sigorta suiistimali dosyası inceleyen bir yetkili olarak, Anadolu’nun pek çok ilçelerinde yapılan bu satışlardan; sigorta sektörünün olumsuz bir şekilde etkilendiğini ifade etmek gerekir.

    O yıllarda tüketiciye sunulan hayat, elementer ve sağlık poliçelerinin genel ve özel şartlarını, poliçelerin içerdiği teminatların ne olduğunu dahi bilmeyen, sigortalılara anlatmayan/anlatamayan bu satış elemanlarının tüketici üzerinde yaratmış olduğu olumsuzluklar; özellikle ‘hayat sigortalarına’ karşı, toplumumuzda büyük bir hayal kırıklığı yaratmıştır.

    1985 – 1992 yılları arasında satılan milyonlarca hayat sigortası poliçesinin satıldığı o dönemde, bu yetersiz kadroların yapmış oldukları eksik, hatalı ve kötü niyetli satışların içeriklerini sıraladığımızda:

–          Sigortalıların iki yılda emekli olacakları,

–          Kırsal kesimdeki sigortalılara, her yıl yapılacak çekilişlerle traktör ve araba dağıtılacağı,

–          Hayat sigortası yaptıranların tüm hastane giderlerinin sigorta şirketleri tarafından karşılanacağı gibi…

   Yanlış ve yalan vaatlerle yapılan bu satışlar nedeniyle; sigorta şirketleri, 1992 yılı sonrasında hukuki zeminde bir hayli sıkıntılar yaşadığı gibi, sigortalılara da pek çok mağduriyetler yaşatılmıştır.

   Diğer taraftan yine o dönemde sigortalılara satış yapıp da, pey akçelerini temsil ettikleri acentelere, o acentelerinde ilgili sigorta şirketlerine yatırılmamasının yarattığı olumsuzluklar ve hayal kırıklığı; ‘hayat sigortacılığına’ olan güveni büyük ölçüde sarsmıştır.

    Yine o dönemde elementer branşlarda da benzer kötü niyetli ve yanlış satışlar yaşanmıştır. Bu satışlardan en öne çıkanları, trafik kazalarından sonra tanzim edilen, kasko ve zorunlu trafik sigortalarında yapılan satışlardır!

    İşte yıllar öncesinde yapılan bu hatalar; sigorta şirketleri tarafında satış, hasar yönetimi, tazminat ödeme ve teknik karlılık yönünde olumsuz bir dönemin yaşanmasına da neden olmuştur.

    Bu olumsuzlukların giderilebilmesi amacıyla sigorta şirketleri; 2000’li yılların başından itibaren ‘Acente+Banka+Bireysel satış odaklı sigortacılığa geçmişler ve öncelikli olarak acentelerinin eğitimine, insan kaynaklarına ve teknolojik yapılarına yönelik yapısal ve güncel değişiklikler getirerek; bilgi donanımı yüksek satış kadroları oluşturmuşlardır. Bu durum günümüzün sigorta acenteleri üzerinde de çok olumlu etkiler yaratmıştır.

   Son dönemde sigorta şirketlerinin banka kaynaklı satışlarının öne çıkması, önemli bir satış hacmi yaratmış olsa da, sigorta acentelerimiz; sigorta şirketlerimizin vazgeçilmez temel taşları ve bu şirketlerin halkın arasındaki görünen, tanınan ve bilinen yüzleri olmaya devam etmektedir.

    Tüm bu olumlu gelişmeler çerçevesinde sigorta acentelerimizin o günlerinden, bu günlerine baktığımızda:

    Sigorta sektörüne şekil veren ve yön gösteren yasal düzenlemeler ile güçlenen yapılarına, iyi eğitilmiş genç sigortacıları da katarak üretmiş oldukları hizmet, güçlü teknolojik donanımlarla yapmış oldukları satışlar; ‘doğru sigortacı – doğru sigortalı – doğru hasar ‘ üçgenine oturarak, güçlü bir ekonomik yapı oluşturmuştur.

   Yazımı; tarafımdan kaleme alınmış, 2 ay önce okurlarla buluşan ve konusu itibariyle sektörde bir ilk olan, ‘Sigortalı Hayatın Gerçekleri’ isimli kitabımda yer verdiğim ve günümüzün genç sigorta satıcılarına ibret olması açısından yaşanmış bir öykü ile bitirmek istiyorum:

  ‘’ 90’lı yılların ortasında Ege bölgesinin en büyük acentelerinden bir tanesinin satış-pazarlama direktörü olan bir bayanın, o dönemin mafya liderlerine çok yüksek primli ve vefat tazminatlı hayat poliçeleri tanzim ettiği duyumları almıştık! Hatta bu bayan satışlarını öylesine arttırmıştı ki! Bu satışları K.K.T.C’ye kadar uzanmıştı!

    İşte tam o dönemde, K.K.T.C’de ki büyük bir kumarhanenin sahibinin trafik kazasına kurban gittiği bilgisi geldi! Bu kazayla ilgili olarak, pek çok senaryolar üretildi! Yerinde yapılan araştırmalarda, sigortalı hakkında pek çok olumsuzluklar tespit edildi! Ama ölümü belirleyen kaza tutanakları ve diğer belgeler eksiksizdi. Sonuç olarak bu riskli satış, o yıl ülkemizde ödenen tüm zamanların en yüksek meblağlı vefat tazminatının ödenmesine neden olmuştu! Tam 2,5 milyar TL.’’

    O günlerden, bu günlere kalan sigortalı hayatımızın bazı gerçekleri bunlardı! Gelecekte aynı hataların tekrarlanmaması ve öylesi dönemlerin yaşanmaması temennisi ile…

    Unutulmasın ki! ‘’ İhtiyaç olduğunda satın alamayacağımız tek ürün sigortadır.’’

 

Atilla ÇİLİNGİR

Sigorta Müfettişi

"Sigortacılık" Diğer Yazılar
"Sigortacılık" Kategorisindeki Kitaplar