10’LARIN İZLERİYLE TÜRKİYE (45)

22.03.2024
Türkiye’nin AB ile müzakerelere başlamasıyla birlikte, bu ayrılmaz ikilinin yanı sıra AB’yi oluşturan başta Almanya ve Fransa olmak üzere diğer üye ülkelerde, adanın bu iştah kabartan niteliklerinden dolayı onlarda bu bölgede söz sahibi olabilmek adına bu konuya müdahil olmuşlardır!
1954 yılı Kıbrıs’ta artan kargaşanın, işlenen cinayetlerin yoğun olduğu dönemin başladığı yıl olarak anılır! Ancak 1955 yılından itibaren Rum – Yunan ikilisinin yapmış olduğu bu tedhiş hareketleri ve işledikleri cinayetler, Türkleri hedef almaya başlamıştır.  1955 – 1974 yılları arasında yaşananlar; ‘Kıbrıs Türk Halkının’, ada tarihi boyunca yaşadığı en acılı dönemi anlatır. (Bkz. ‘Tarihten Gelen Çığlık isimli kitabım – Derin Yayınları)

1958 den itibaren Kıbrıs, bir yanardağı gibi içten, içe fokurdamaya başlamıştır! 1 Nisan 1958 tarihi; Kıbrıs’ta Rum terör örgütü E.O.K.A’nın topyekûn savaşa başlamasını ifade eder. 7 Haziran 1958’de Lefkoşa Türk Haberler bürosu bombalanmış. Lefkoşa, Larnaka ve Magosa’da Rumlar ile Türkler arasında çarpışmalar başlamıştır. “Savaş denen canavarın dişleri; Kıbrıs’ta yaşanacak olan o ‘insan sefilliğini’ yavaş, yavaş çiğnemeye başlamıştır artık! 16 Ağustos 1960 tarihinde ilan edilen ‘Bağımsız Kıbrıs Cumhuriyeti de’, Rumların Enosis’e olan inançlarını engelleyemeyecekti.

İşte bu olmayacak duaya; âmin diyen Rum Ortodoks Kilisesinin de desteği eklenince; içten, içe kaynayan o yanardağ patlayacaktı! O kızgın lavlar ardında kan, cinayet, korku ve dehşet bırakarak; önüne çıkan tüm güzellikleri, insanlık hasletlerini yok etmeye başlamıştı. Bu durumdan en çok zararı, Kıbrıs Türk’ü görüyordu. Çünkü Rum’ların bir tek amacı ve hedefi vardı! O da: Ada da yaşayan Kıbrıs Türk Halkını topyekûn yok ederek, adayı tamamen ele geçirmek!

“Her şeyi değiştirebilirsiniz / dönüştürebilirsiniz! Ama tarihi gerçekleri asla…”

Kıbrıs adasında yaşanan öylesine bir tarihi gerçek var ki! Bu gerçeği hiçbir güç, hiçbir çaba asla değiştiremeyecektir. Bu tarihi gerçeğin adı: “Kıbrıs Türk’üne uygulanmak istenen soykırım, bir nevi jenosid’tir. (ulusal ve dinsel sebeplerle toplu katliam)  Çünkü bu bir insanlık suçu, insanlık ayıbıdır. Bu suçu işleyenler ise ada da yaşayan Rum’lar ve arkalarındaki en büyük güçleri anavatanları Yunanistan’dır. Adanın yarı buçuğunda yaşayan Rumlar; İşlemiş oldukları bu insanlık suçunu daima inkâr etmişler, uluslar arası arenada konu dahi edilmesini istememişler, insan hakları zemininde bile görüşmemişler ve hatta son dönemde bu suçlarını; kuruluş ve görev maksadı, Kıbrıs Türk Halkının maddi ve manevi varlığını, namusunu, şerefini korumak olan T.M.T’ye yüklemeye çalışmışlardır. Ama her defasında da tarihin sesi; uydurulan yalanlara galebe çalmış ve yaşanan o acılı yılları, bir tokat gibi Rum’ların suratına çarpmıştır.Kıbrıs adasında Rum’ların yapmış oldukları bu katliamlarla, bu tarihi gerçekle ne yüzleşilmiş, ne de hesaplaşılmıştır. İşte o insanlık suçu ve Kıbrıs Türk Tarihinde yaşanan en acı ve en kanlı tarihi gerçek.

21 Aralık 1963 Kanlı Noel: “İnsanlık tarihinin hiçbir döneminde, böyle bir vahşet yaşanmadı! Rumlar kendi inançlarına göre kutsal saydıkları o gece, yüzlerce insanımızı, sadece Türk oldukları için acımasızca katlettiler. O insanlarımız, o Noel gecesi uğruna adanmış kurbanlardı sanki!” (Kaynakça:5)

İnsanoğlu kutsal bildiği o günün gecesini nasıl olurdu da kan ve nefret gecesine dönüştürebiliyordu? 1963 yılının Christmas gecesi Rumlar, adanın çeşitli bölgelerinde Türk cemaatini yok etmek amacıyla silahlı saldırılara başlamışlardı. “Acritas Planı”yürürlüğe konulmuştu. (Bkz. Tarihten Gelen Çığlık isimli kitabım)

21 Aralık 1963 Pazar akşamı sabaha karşı Lefkoşa’da Rum polisleri ile Türk’ler arasında çıkan çatışmalarda, 3 Türk öldü, 7 kişi ise yaralandı…

Makarios, bu olaydan 2 ay önce, 30 Ekim günü Laikos Paratritis gazetesine verdiği özel demeçte: “Türkiye’ye müdahale hakkı tanımıyoruz. Bunun saldırganlık olacağını ilan ediyoruz…” Diyerek, Kanlı Noel’in sinyalini daha o günlerde vermiş ve aklınca Türkiye’nin müdahale hakkına set çekmek istemişti. O unutulmayan gece, sabaha karşı 02.00 sularında, Lefkoşa’nın Türk ve Rum kesimlerinin birleştiği Tahtakale mahallesindeki evlerine gitmekte olan 4 kadın ve 6 erkekten müteşekkil bir grup Türk, Rum polisleri tarafından durduruldu ve üstleri aranmak istendi. Bu arada sivil bir Rum’un çektiği tabanca Türk’ler tarafından alınınca, polisler arasında bulunan bir Rum, makineli tüfeğini Türk’ler üzerine boşalttı. Yaşanan bu vahşette, Zeki Halil Karabulut ismindeki bir soydaşımız olay yerinde öldü.

(Devam edecek)
"Siyaset" Diğer Yazılar