10'LARIN İZLERİYLE TÜRKİYE (38)

15.03.2024
Çoğunluğu oluşturan ve başından beri CHP'nin etkisinde olan, 'işleri düzelttikten' iktidarı sivillere bırakmayı amaçlayan birinci grup ile askeri müdahaleyi kalıcı kılma, devleti ve toplumu buna göre yeniden düzenleme çabası içinde olan ikinci bir grup vardı.
MBK içindeki bu iki zıt kutup içerinde yer alan üyeler arasındaki güvensizlik ve birbirinden endişe etme durumunun devam etmesi sonucu 1960'ta ikinci grup adı verilen MBK'nin 14 üyesi, yurt dışında başka görevlere atanmak suretiyle tasfiye edilmişlerdi.

14'lerin tasfiyesinden sonra, Silahlı Kuvvetler içinde bölünmeler başlamıştı. MBK'nin 23 üyesi gruplar halinde ordu içinde taraftar toplamaya başlarken, bir yandan da 14'lerin mağdur olduğuna inanan taraftarları ordu içinde ayrı bir teşkilat kurmaya çalışıyordu.

Bu anlaşmazlıklar ortamında Albay Talat Aydemir, bazı üyeler arasında destek bulmaya başladı. Harp Okulu Komutanı olması, ona ayrıca bir avantaj sağlıyordu.

Sonuçta, liderliğini Albay Talat Aydemir'in yaptığı 'Albaylar Cuntası' kuruldu. Albaylar Cuntası 15 Ekim 1961 seçimleri ve hükümetin kuruluşuna kadar geçen süreçte giderek güçlenmişti…

1961 yılının Mart ayında İstanbul'da 66'ncı Tümen Komutanı Faruk Güventürk ile Harp Akademileri Komutanı Faruk Gürlerin liderliğindeki generaller ve Ankara'da Harp Okulu Komutanı Kurmay Albay Talat Aydemir'in liderliğindeki Albaylar Cuntası tarafından Silahlı Kuvvetler Birliği kurulmuştu.(SKB)

1961 seçim hazırlıkları devam ederken, MBK bu seçim ile yönetimin kesin olarak sivillere devredileceğini ileri sürmüş olmasına rağmen! SKB gücünü burada gösteriyor, Talat Aydemir ve arkadaşları, yapılacak seçimlerin istikrarı sağlamayacağını, reformları yapmaya yeterli olamayacağını savunuyorlardı.

15 Ekim 1961'de yapılan seçimlerde, AP ve CHP'nin birbirine yakın oy almaları ve ikisinin de tek başına hükümeti kuramamaları sonucunu ortaya çıkarınca; ordu içinde 27 Mayıs ilkelerinin korunması gerekliliği yolunda bir inanç ve bunun doğal uzantısı olarak eylemde bulunma gereği düşüncesi ortaya çıkmıştır.

SKB üyelerinin bazıları, "Her ne kadar seçimler istenildiği ve düşünüldüğü gibi sonuçlanmamışsa da, şimdilik askeri bir müdahale yapmaktansa, CHP'nin öncülüğünde yeni bir T.B.M.M bir defa daha denenmelidir, eğer başarılı olamazlarsa, o zaman müdahale ederiz"diyorlardı.

Alb. Talat Aydemir'e göre, seçimler sonunda ulusal irade tam olarak gerçekleşmemiş ve bu durum silahlı kuvvetler içinde fikir ayrılığına neden olmuştu.

Bu görüş, silahlı kuvvetler içindeki üst düzey komutanlar tarafından da benimsenmiştir.

27 Mayıs ihtilali sonrasın devlet idaresinin sivil yönetime devri konusunda Silahlı Kuvvetler içinde grupların faaliyetleri ve görüş ayrılıkları; 25 Ekim 1961 tarihinde yapılan seçimlere kadar geçen süreçte ve seçimler sonrasında 16 Kasım 1961'de kurulan AP – CHP koalisyonu döneminde de devam etti.

Bir süre sonra giderek artan askeri müdahale söylentilerini görüşmek ve özellikle İsmet İnönü Hükümeti'nin desteklenmesi amacıyla 19 Ocak 1962'de Genel Kurmay Karargâhı'nda, "Genişletilmiş Komuta Konseyi" toplantısı yapılmıştır. Bu toplantıda, Genel Kurmay Başkanı da dâhil olmak üzere Kuvvet, Ordu ve Kolordu Komutanları ile Generaller hükümetin desteklenmesi ve askeri müdahale hevesinden vazgeçilmesi görüşü ağır basmıştır. Talat Aydemir ve onunla birlikte hareket eden Albaylar cuntası ise; bu görüşe katılmadıklarını ve bir askeri müdahalenin gerekliliğini belirtiyorlardı. Ancak bu müdahalenin emir – komuta zinciri içerisinde yapılmasını ve başta Genelkurmay Başkanı olmak üzere Generaller de yer almalıydı.

Ülkenin yeni yaşadığı bir askeri müdahalenin ardından yeniden bir askeri hareketin içerisine girmesi olasılığı karşısında en önemli engel, dönemin Başbakanı İsmet İnönü'ydü.

Çünkü ülkemizde giderek artan askeri müdahale ihtimalini yatıştırmak amacıyla gitmiş olduğu her askeri birlikte aynı şeyi söylüyor ve gittiği birliklerde subaylara soğukkanlı olmalarını öğütlüyordu.
"Siyaset" Diğer Yazılar