Önce Vatan (5) Millet ne demektir?

11.06.2021
“Millet, aynı yurtta yaşayan, aynı dili konuşan, ortak bir geçmişi olan ve geleceğe birlikte yürüme kararlılığında olan insan topluluğudur.’’ (Bk. Kaynakça-9) Ya da başka bir tanımlamayla: ‘’Millet, tarihi ve kültürel bağlarla geçmişten günümüze uzanan ve birlikte geleceğe yürüme azmi olan insan topluluğudur.’’ (Bk. Kaynakça-10)  Türk Milletinin oluşumunda etkili olduğu görülen doğal ve tarihi olgular şunlardır: • Dil birliği • Yurt birliği • Ülkü birliği • Irk ve köken birliği • Din birliği • Tarihi yakınlık • Ahlaki yakınlık • Siyasi varlıkta birlik.  Üç kıt’a da at oynatmış, kılıç sallamış, beylikler, hanlıklar, devletler, imparatorluklar kurmuş ecdadımızın geçmişine baktığımızda; yaşanmış her türlü tarihsel sıkıntılara rağmen, Müslüman Türk Milleti, milletler camiasında daima saygın bir yere sahip olmuştur.   Bunun en önemli nedeni; milletimizin üstün meziyetleri ile yukarıda sıralamış olduğum birlikteliklerimizdir. Günümüzde milletçe yaşadığımız türlü olumsuzluklara rağmen; Türk Milleti asli cevherini korumaktadır. Pekiyi Cevher-i Asli Ne demektir:  ‘’Cevher-i Aslî, bir toplumu millet yapan ortak değerler manzumesidir. Bir toplumu millet yapan ve ayakta tutan değerler bütünüdür. Aynı olaylar karşında gülen, aynı olaylar karşısında ağlayan, aynı değerler için şehit olmayı, can vermeyi bilen toplumlar;“Cevher-i Aslî”si olan toplumlardır.   Kendi tarihine, kültürüne, maneviyatına sahip çıkan, bunu Milli Eğitim programlarında çocuklarına aşılayan, mensubiyet duyduğu milletin ve insanlık âleminin her bir ferdini yaşatarak yüceltilmesini isteyen toplumlar, kısaca insanlığa medeniyet sunma amacını güden insanlar aslî unsurları ile bir millet olurlar.   Bunu sağlamanın en kestirme ve kesin yöntemi de yukarıda naklettiğimiz gibi, “gelecek nesillerine esas olarak Milletine, Türkiye Devleti'ne, TBMM'ne düşman olanlarla mücadele ve bu mücadelenin sebep ve vasıtalarını” öğretmektir. Bu bilinç ile donatılmayan millet için yaşama hakkı yoktur. Türk’ü tanıyan, dost ve düşman, bu cevherin ne anlama geldiğini de çok iyi bilir… (Prof. Dr. Naci Özkuyumcu) Büyük Önderimiz Atatürk’ün bu konuyla ilgili söylemlerine baktığımızda; şu önemli tespitlerini görürüz:  “Türk Vatanı’nı ele geçirmek fikrini, Türk'ü esir etmek hayalini genel, büyük bir ideal haline getirmeye çalışanların layık oldukları kötü sondan kurtulamadıklarını gözlerimizle gördük. Kendilerine bir milletin geleceği emanet edilen adamlar, milletin kuvvet ve kudretini yalnız ve ancak yine milletin gerçek ve ulaşılabilir çıkarları yolunda kullanmakla yükümlü olduklarını bir an hatırlarından çıkarmamalıdırlar.   Bu adamlar düşünmelidirler ki, bir memleketi ele geçirmek; o memleketin sahiplerine egemen olmak için yeterli değildir. Bir milletin ruhu ele geçirilmedikçe, bir milletin azmi ve iradesi kırılmadıkça, o millete egemen olmanın imkânı yoktur.” (1924, Dumlupınar) “Bilelim ki kazandığımız başarı, milletin kuvvetlerini birleştirmesinden ileri gelmiştir. Eğer aynı başarıları, zaferleri ileride de kazanmak istiyorsak, ayni esasa dayanalım, aynı yolda yürüyelim.” (1923)  “İnsaf ve merhamet dilenmek gibi bir ilke yoktur. Türk ulusu, Türkiye’nin gelecekteki çocukları, bunu bir an akıllarından çıkarmamalıdırlar. Bilelim ki millî benliğini bulmayan milletler başka milletlerin avıdır.” (1923)    Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türk Milleti İçin Diyor ki: ‘’ Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir.  Millet sözünden ne anlaşılır, ne anlaşılmak lazımdır? Bunu anlatayım:  Sözlerimin kolay anlaşılması için, yine Türk Milletine bakacağım!   Çünkü dünya yüzünde ondan daha büyük, ondan daha eski, ondan daha temiz bir millet yoktur ve bütün insanlık tarihinde görülmemiştir.  Bugünkü Türk Milletine bir resim tablosuna bakar gibi bakalım ve şimdiye kadar edindiğimiz bilgilerin yardımıyla düşünelim! Bir tabloda neler görüyorsak, bir tablo bize neler hatırlatıyorsa; onları birer, birer söyleyelim.  Türk Milleti Asya’nın batısında ve Avrupa’nın doğusunda olmak üzere, kara ve deniz sınırlarıyla ayırt edilmiş, dünyaca tanınmış büyük bir yurtta yaşar. Onun adına (Türk Eli) derler. Türk yurdu daha çok büyüktü. Yakın ve uzak zamanlar düşünülürse, Türk’e yurtluk etmemiş kıt’a yoktur. Bütün dünyada; Asya, Avrupa, Afrika ve hatta Amerika Türk atalarına yurt olmuştur. Bu hakikatler eski ve özellikle yeni tarih belgeleriyle bilinmektedir. Fakat bugünkü Türk Milleti, varlığı için bugünkü yurdundan memnundur. Çünkü Türk; derin ve şanlı geçmişin, büyük kudretli atalarının mukaddes miraslarını bu yurtta muhafaza edebileceğinden, o mirasları, şimdiye kadar olduğundan çok fazla zenginleştirebileceğinden emindir.  Türk Milletinin her kişisi, bir takım farklarla ve fakat genel olarak birbirine benzer. Bazı yapılış farklarını ise; tabii bulmak lazımdır.  Çünkü Mısır ve Irak çöllerinden başlayan bilinen tarihten önce;  Sibirya steplerinden başlayarak Orta Asya, Rusya, Kafkaslar, Anadolu, dünkü ve bugünkü Yunanistan, arkasında Girit, Romalılardan evvel Orta İtalya velhasıl Akdeniz kıyılarına kadar yayılmış, yerleşmiş ve başka başka iklimlerin tesiri altında, başka cinsten yerlilerle binlerce yıl yaşamış, kaynaşmış bu kadar eski ve bu kadar büyük insan topluluğunun, bugünkü çocuklarının tamamı, tamamına birbirlerine benzemeleri mümkün müdür?  Her zaman her yerde küçük bir aile çocuklarının bile tamamen birbirlerine benzemeleri görülmüş değildir.   Türk kavmini yalnız bir noktada, iklimi aynı dar bir mıntıkada belirmiş zan etmek doğru değildir. Türk kavmi yukarıda söylediğimiz gibi, çok büyük bir sahada vücut bulmuş ailelerin birleşerek Boy (Kabile) ve Boyların birleşerek öz (aşiret) ve özlerin de birleşerek siyasi bir topluluk olan El (Site) ve en nihayet El’lerinde bir merkezde birleşmeleriyle büyük bir camia vücuda getirmişlerdir.  Bu büyük Türk camiasını oluşturan insanların nitelikleri arasındaki fark büyük olmakla beraber; köklerin genişliği, nüfusun çokluğu düşünülünce Türk kavimlerinin aralarındaki manevi bağların gevşek olması, muhtelif namlarla muhtelif roller oynaması tabii görülür.  Bu sebepledir ki tarih, olaylarını yazdığı kavimleri nerede, nasıl ve ne namda tanıdıysa o suretle yazmıştır.  Böyle olmakla beraber, bugünkü Türk Milletinin esası aynı kökün, aynı uzun ortak geçmişin tespit ettiği belirgin tiptir, Türk tipi…  Bu son sözlerden anlaşılıyor ki, Türk Milletini yapan insanların tarihi birdir.’’ (5 Kasım 1929) (Bk. Kaynakça – 11)    Atatürk; Yurdumuz ve Milletimiz için ayrıca şu önemli tespitleri de yapmıştır:  ‘’Bu memleket tarihte Türk’tü, bugün Türk’tür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır.’’ (1923), ‘’Memleket (Yurdumuz) müsait (gelişen, yükselen) bir birliğe muhtaçtır. Alelade politikacılıkla milleti parçalamak hıyanettir.’’ (1925) ‘’ Türk Milleti, kendisinin ve memleketinin yüksek menfaatleri aleyhine çalışmak isteyen bozguncu, alçak vatansız, milliyetsiz, beyinsizlerin saçmalarındaki gizli ve kirli emelleri anlamayacak ve onlara müsamaha edecek bir heyet değildir. Türk Milletinin sosyal düzenini bozmaya yönelen didinmeler boğulmaya mahkûmdur.’’ (1929) ‘’ Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, İstanbullu, Trakyalı, Makedonyalı hep bir ırkın evlatları, hep aynı cevherin damarlarıdır.’’ (4 Ekim 1932) ‘’Bunun içindir ki, milletimizin yüksek karakterini, yorulmaz çalışkanlığını, fıtri zekâsını, ilme bağlılığını, güzel sanatlara sevgisini, milli birlik duygusunu mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirlerle inkişaf ettirmek milli ülkümüzdür.’’ (Bk. Kaynakça – 12)
"Siyaset" Diğer Yazılar