Kıbrıs
adası, asırlardan beri ata yadigârımızdır, vatan toprağımızdır.
Dünyanın gözünün, kulağının olduğu bu
stratejik ada; 2018 yılında önemli gelişmelere gebedir!Çünkü hem K.K.T.C’de, hem de GKRY’de adanın geleceğini etkileyecek
önemli gelişmeler yaşanacak; Rum kesiminde ‘’başkanlık’’, K.K.T.C’de ise;
milletvekili seçimi yapılacaktır.
7 Ocak 2018 tarihinde K.K.T.C’de
yapılacak milletvekili seçimleri öncesinde görünen tablo şudur; Son Cumhurbaşkanlığı
seçimlerinde %20 oy alan eski müzakereci Kudret Özersay’ın bu seçimlere dâhil
olması, halkın iradesini önemli ölçüde etkileyecektir.
Çünkü Kıbrıs Türk Halkı, uzun zamandır seçimlerde
karşısına çıkıp da aynı vaatleri yapan, sonrasında yerine getirmeyen siyasetçi
görüntüsünden usanmıştır…
Bu nedenle Sn. Özersay ve ekibinin seçilme
şansı, kimi siyasetçilere göre daha yüksek görünmektedir.
Ancak K.K.T.C yapılan her seçim gündemini halen
iktidardaki büyük ortak UBP’nin belirlediğini göz ardı etmemek gerekir. Bu
partinin genel başkanı ve Başbakan Sn. Özgürgün’ün özel hayatıyla ilgili basına
düşen haberlerin oy oranını olumsuz yönde etkileyebileceği düşünülse de; Rahmetli
Denktaş’ın görüşlerini savunan UBP’nin, Kıbrıs Türk Halkı içinde kemikleşmiş
bir oy potansiyeli daima vardır.
UBP’nin karşısında; iktidarda olsun olmasın,
‘’Birleşik Kıbrıs’’ sürecinde Rumlarla iş birlikteliği içinde olan, çözüm adına
türlü tavizleri vermekten kaçınmayan CTP vardır! Bu partinin alacağı oy oranı
iktidarı getirmese de, olası bir koalisyonun büyük ortağı olabilir.
Sn. Serdar Denktaş’ın partisi DP’ye gelince;
bugünlerde ada basınında yazıldığı gibi seçim barajı altında kalacağını
söylemek, sadece ‘’siyasette algı
operasyonu’’ yapmaktan ibarettir. Çünkü bu seçimde de DP, büyük bir
ihtimalle seçim barajını geçerek, olası bir koalisyonda anahtar parti rolünü
oynayacaktır.
Diğer partiler ise; güç birlikteliği
yapmadıkları sürece, bana göre bu seçimi etkileyecek oy potansiyelleri
bulunmamaktadır
Rum tarafına gelince;
GKRY’nin başkanı Bay Anastasiadis; müzakereler
sürecinde masaya konulan anlaşma taslağını, ‘’bu hususlar bizim adayı ele
geçirmemize mani olur’’ cin fikirliliği içinde elinin tersiyle itip, müzakere
masasını terk etmiştir..!
Rum ulusal konseyi, Rum Ortodoks Kilisesince
de uygun bulunan bu tavır; 28 Ocak 2018’de yapılacak, ‘’başkanlık’’ seçiminde
bu zatı bir adım öne çıkarmıştır. DİSİ’nin adayı Anastasiadis Rumların muhafazakâr
ve liberal kesiminin temsilcisidir. Karşısında CTP’nin kankası, AKEL’in desteklediği Stavros Malas ve
DİKO’nun adayı Nikolas Papadapulos da vardır.
Rum tarafının ‘’başkanlık’’ seçimi ikinci tura
kalacak olursa, muhtemelen Anastasiadis yeniden seçilecektir. Ancak kim
seçilirse seçilsin Rum tarafının uzlaşmaz tavrında değişen bir şey
olmayacaktır…
Bu seçimlerde gözden kaçmaması
gereken şey; adada yapılacak seçimlerin; iki ayrı devlette, iki ayrı halkın
iradesine göre sonuçlanacağıdır.
Aslında bu de-facto durum; yıllardır çözüm
adına hareket ettiklerini söyleyen ‘’Birleşik Kıbrıs’’ hayalperestlerinin
görmesi gereken en çarpıcı gerçektir.
2018’de
adanın iki ayrı bölgesinde yaşanacak seçim atmosferinin yanı sıra; K.K.T.C’yi, Türkiye’yi
ilgilendiren çok önemli iki gelişme daha yaşanacaktır!
Her ikisi de enerji odaklı ama sadece Rum
tarafının menfaatlerini korumaya yöneliktir. Bu gelişmeler, Türkiye’yi de,
K.K.T.C’yi de yakından ilgilendirmektedir…
Bunlardan ilki;
Önümüzdeki yıl Güney Kıbrıs,
Yunanistan, Mısır arasında Girit’te yapılacak olan üçlü enerji işbirliği
toplantısıdır.
Diğeri ise;
2017 yılında teknik
komitelerinin görüşmesi sonrasında oluşan ‘’Sınır Ötesi Anlaşması’’ çerçevesinde;
Güney Kıbrıs, Yunanistan, İsrail ve İtalya arasındaki doğalgaz mutabakat
zaptının 2018’de dört ülkenin enerji bakanları tarafından imzalanacağıdır.
Ada çevresindeki ekonomik münhasır bölge
denilen, Türkiye’yi de ilgilendiren bu bölgelerdeki enerji kaynaklarının çıkarılması/işletilmesi
yönünde Rumların diplomatik atakları sonuç vermeye başlamış, emperyalist ülkelerin
ada üzerindeki iştahlarını daha da arttırmıştır.
Bu nedenle Kıbrıs’taki gelişmeler sadece
seçime odaklı izlenmemeli! Bölgedeki enerji odaklı iş birliktelikleri dikkatle
takip edilmeli, gerekli tedbirler gecikmeden alınmalıdır.
Kıbrıs’ın her iki tarafında da yıllardan beri
pek çok seçim yapılmıştır, yapılacaktır. Ama önemli olan K.K.T.C de yapılacak
olanıdır. Kıbrıs Türk Halkının teveccühünü kazanıp da seçilenlerin, seçim
öncesinde verdikleri vaatleri yerine getirmesi, halkın geleceğini müzakere
masasında türlü tavizlerle tehlikeye atacak bir tavır içine girmemesidir..!
Ortadoğu’nun
değişen şartları, Kıbrıs adasının önemini daha da arttırmıştır.
Görünen odur ki! Gelişen dünya şartlarına
bakıldığında; Akdeniz’in enerji havzasının tam da orta yerinde olan Kıbrıs
adası; 2018 yılında dünya devlerinin giderek artan ilgi alanı içinde kalmaya
devam edecektir.
Önemli olan Kıbrıs meselesini; bir alacak
verecek davası değil, Lozan’da kurulan Türk-Yunan dengesi; adadaki milli menfaatlerimizden
hiçbir tavizin verilmeyeceği vatan toprağımız olarak görebilmektir.
Unutulmasın! Kıbrıs adası Türkiye’nin
elinden çıktığı anda, uluslararası sulara açılan penceremiz kapanmış; Türkiye
bilinen ülkelerce güneyden kuşatılmaya müsait hale gelmiş olacaktır.
Ortadoğu’nun yeniden yapılanması
değerlendirildiğinde;
Son dönemde Filistin’in/Kudüs’ün tanınması
yönünde Türkiye’nin liderliğinde ortaya konulan iradenin özellikle 2018 yılında
K.K.T.C’nin tanınması yönünde uluslararası platformda öne çıkarılması; hem
Türkiye’nin milli menfaatleri, hem de Kıbrıs Türk Halkının adadaki varlığı için,
Rum tarafının uzlaşmaz tutumu karşısında yapılacak en önemli tercih olmalıdır.
Onun içindir ki;
Kıbrıs’a
dikkat..!
Kıbrıs adası Türkiye’nin ön
cephesidir.