İçimizde hoşgörü, dilimiz sevgi dolu...

08.05.2020
       Koronalı günlerimiz başlayalı neredeyse iki ay oldu. İlk aşamasını başarıyla geçtiğimiz bu dönem sonrasında ikinci döneme ilk adımı, 7 Mayıs itibariyle attık.      İkinci dönemin adı: ‘’Kontrollü Sosyal Hayat’’.       İlk dönemi başarıyla atlatan ülkemiz, bu yeni dönemden de başarıyla geçecektir.       Anlaşılan o ki, artık hayatımızın normaline dönem, dönem geçeceğiz ama bundan sonraki yaşamımız hiçbir zaman Koronalı günlerden önceki gibi olmayacak…       Ardımızda kalan zaman dilimi, yaşam şartlarımızı olduğu kadar, hayata bakış açımızı da değiştirdi!        Toplum olarak, yaşamımıza değer katanların kıymetini daha çok anladık. Sokağa çıkma kısıtlamalarının uygulandığı günlerde hayatımızda olup da, farkında olmadıklarımızın daha çok farkına vardık!         Ev içerisinde geçen uzun saatler; bizlere doğayı, doğal yaşamı, her daim yapıp da bu uzun süreçte yapamadıklarımızın hasretini daha çok hissettirdi…        En çok da televizyonların karşısında kaldık!         İzlediğimiz her televizyon programı Koronaya odaklıydı. Ekrana çıkan bilim insanlarımızın anlattıklarıyla her birimiz adeta Korona uzmanı olduk.         Sosyal medyaya odaklandık. Ülke genelinde olup bitenleri buradan da takip ettik, gündeme ilişkin fikirlerimizi bu platformda paylaştık.        Korona mücadelesinin başkahramanları sağlıkçılarımızla gururlandık ama bu salgın nedeniyle vefat eden binlerce yurttaşımızın acısıyla hüzünlendik.         Ülkemiz böylesine büyük bir salgını yaşarken, toplum olarak bir ve beraber olduk, yardıma ihtiyacı olan milyonların etrafında kenetlendik.          Başta ülkemizi yönetenler olmak üzere, belediyeler, sivil toplum kuruluşları, hayırsever yurttaşlarımız Korona denen bu yangınla kavrulanların yanında oldu, yardımına koştu.         Siyaseti, ekonomiyi, eğitimi, ticareti, turizmi, dış ilişkileri adeta unuttuk. Yaşamımızı Koronaya göre ayarladık, bu hastalığı önlemek adına saflarımızı sıklaştırdık.        İlk aşamada başarılı önlemler aldık; bu önlemlerimizle pek çok ülkeye örnek de olduk.        Hayatımızı alt üst eden, yaşamımızı tehdit eden bu süreç; tüm olumsuzluklarının yanı sıra; bizlere çok önemli bir kazanç da sağladı!         Ülkemizin iç siyasetini geren sivri dil, çevremizi dolduran türlü kötülükler, içi boş çatışmalarla dolu sen ben kavgaları; Koronalı günlerin gölgesinde kaldı, adeta yok oldu!       Bu olumsuzlukların yok oluşuyla birlikte, kendimizi bambaşka bir yaşamın içinde bulduk.       Şu iki aylık dönemde yaşananları bir düşünün bakalım!        Aynı apartmanda oturup da yıllardır birbirini görmezden gelen ama bu süreçte birbirine selam vermeyenimiz, hal hatır sormayanımız kaldı mı?       Sokağa çıkamadığımız günlerde belki de yıllardır sesini duymadığımız akrabalarımızı, dostlarımızı arkadaşlarımızı arayıp, nasılsın diye sormadık mı? Bir ihtiyacın var mı demedik mi?       Korona vurgununu yiyerek; işsiz, aşsız, aç açıkta kalan milyonların yardımına koşmadık mı?       Devletimiz, belediyelerimiz, hayırsever yurttaşlarımız milyonlarca insanımıza destek olmadı mı? Hala olmuyor mu?       Bu sıkıntılı dönemi atlatabilmek adına yoksula, yardıma muhtaç yaşlılarımıza yardım eli uzatmadık mı?      Tüm bu yardımlaşmayı canı gönülden büyük bir coşkuyla yaptık, yapamaya da devam ediyoruz.       Hiç şüphesiz Koronalı günlerden sonra başlayacak yeni hayatımız, bundan böyle çok farklı olacaktır.     Çünkü böylesine kritik bir dönemde neleri, nasıl yapabileceğimizin farkına vardık. Artık o eski günlerde kalan adam sendeciliği, bana ne demeyi, sen ben kavgasını, sevgisizliği, hoşgörüsüzlüğü bir an olsun hatırlamayacağız.     Evet, önümüzdeki dönemde geçim sıkıntılarıyla dolu günler bizi bekliyor ama bu sıkıntılı dönemi de aşacağız.      Evet, eğitimde, ticarette, sporda, eğlencede, sokaklarda, kırlarda, tatilde, alış verişte; kısacası bundan sonra hayatımıza yön veren her ne varsa; hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!     Ama bundan böyle siyasetten ticarete, eğitimden spora, alışverişten sokaklara, eğlenceden tatile; evlerimize kullandığımız dil sevgiyi, gönüllerimizdeki duygu hoşgörüyü taşıyacak. Çünkü hoşgörü;   Değer vermek, kusurları görmemek, uyumlu olmaktır. Çünkü hoşgörü;   Tahammül etmektir, affedici olmaktır. Çünkü hoşgörü;    Ayıpları kapatmak, alay etmemek, anlayışlı olmaktır. Sevgi ise insan ruhundaki en değerli, en olumlu yetenektir. Sevgi dilinin çözemeyeceği hiçbir şey yoktur.       İşte bizler Korona salgınının yaşattığı tüm sıkıntıları aşarken; milletçe en önemli değerlerimizden ikisini bir kez daha hatırladık.     Çünkü bu süreçte her ne yaptıysak; içimizdeki hoşgörüyü, sevgi dilini kullanarak yaptık.
"Yaşantı" Diğer Yazılar