‘’Ölüm bize ne uzak, bize ne yakın ölüm. Ölümsüzlüğü tattık. Bize ne yapsın ölüm’’
Gazete manşetlerine yansıyan bir fotoğraf:
Ay Yıldızlı, Al Bayrağımızla sarmalanmış bir şehit.
Tıpkı soyadı gibi; koç yiğit.
Şehit Astsubay;
Abdullah Taha Koç.
Tabutunun yanında aslan gibi iki inzibat,
Gözler kararlı, bedenleri dimdik.
Bu fotoğraf var ya bu fotoğraf;
Vatan sevgisini görmezden gelenlere;
Tokat gibi bir cevap…
Fotoğrafın tam orta yerinde bir kare;
Pençeleriyle kavradığı evladını, Omzuna almış bir baba.
Bu ne muazzam bir duruş böyle;
Yer küre bile sarsılır bu görüntüyle.
Belli ki;
O sadece şehidinin değil, Vatanın sevgisini de, Kazımış yüreğine.
O fotoğraf;
80 milyonumuzu da, Temsil ediyor o kareyle.
Acısını yüreğine, Gururunu alnına yazmış bir baba;
Dimdik başını, açık bağrını, O da siper etmiş yurduna.
45 gün kaldı geride.
Gidiyorlar hiç tereddütsüz;
Millet için, vatan uğruna, Diye, diye…
Bu fotoğrafa iyi bakın: O fotoğraf; Bu milletin, Vatan sevdasını Bu toprakların; Kutsallığını, Ay Yıldızlı Al Bayrağımızın; Şanını, şerefini anlatıyor.
O fotoğraf; Çanakkale’dir, Dumlupınar’dır, Sakarya’dır, Türkiye’dir. O fotoğraf;
Asırlar boyunca tarihe yön verip, Tarih yazan.
Tarihin hiçbir döneminde;
Tutsak olmayan.
Gerekirse;
Vatanı için can veren, Ama hiçbir zaman, Düşmanına diz çökmeyen;
Türk Milletinin adıdır. ‘’Ölüm bize ne uzak, bize ne yakın ölüm. Ölümsüzlüğü tattık. Bize ne yapsın ölüm.’’ Demiş; Şehidim.
Haklısın Koçyiğit’im.
Bu topraklar; Ezelden, ebede, Ceddimden emanettir milletimize.
Bil ki, bu yemin değişmez.
Tarih böyle yazmış, Dünya böyle ezberlemiş:
Vatan için doğarız, Vatan için yaşarız.
Gün o gün ise;
Elde kalan, Son nefesimizse, O da vatan uğruna seve seve.